Tüm süreci birebir yaşamış annelerden, çalışan anne olmak üzerine küçük ipuçları ve duygusal dalgalanmalarınızı dindirecek bilimsel araştırmalar burada, keyifli okumalar!
Çalışan anne olmak, iş hayatınızın asla eskisi gibi olmayacağı anlamına gelir. Bu sizi korkutmasın, her gün ayrı bir sürpriz demektir. Kimi zaman bebeğinizi bırakıp çalışmaya gitmek duygusal olarak epey yıpratıcı gelirken kimi zaman pazartesi gününün gelişini düşünmek bile sizi çok mutlu eder. Çalışan anneler, çocuklarıyla geçirdikleri her zamanın kıymetini bilir ve her zamanı kaliteli geçirmeye gayret ederler.
Çalışan Anne Olmak
Çalışan anneler, bir dizi duyguyu aynı anda yaşamakla yüz yüze kalırlar. Bebeğinizi düşünüp gülümserken bir anda onun, bakıcısıyla olan ilişkisinin, sizinkinden daha güçlü olduğunu düşünüp ağlama noktasına gelebilirsiniz. Bebeklik döneminde onunla olmayı tercih ettiyseniz, kreşe bıraktığınız ilk gün vicdan azabı ile karışık bir özgürlük hissi ile dolu olabilirsiniz. Şu bir gerçek ki anneler için kimi zaman iş günü, zor geçen bir gecenin ardından biraz da tatil gibi gelebilir. Bu durum, sizi üzmesin. Kesinlikle kötü bir anne değilsiniz. Her insanın olduğu kadar sizin de biraz dinlenmeye ihtiyacınız var.
Bilgisayarınızı açıp gelen ilk e-postaya baktığınız andan itibaren, yorucu olmayan iş günlerinin nasıl akıp gittiğini anlamazsınız. Kötü geçen bir iş gününde ise bebeğinizi özlersiniz. Bunun için telefonunuzda, bilgisayarınızda ve belki çalışma odanızın duvarlarında bebeğinizin fotoğrafları bulunur. Hepsine bakıp, aslında ne için çalıştığınızı ve yaşadığınızı tekrar hatırlar ve böylelikle işinizin stresiyle başa çıkmış olursunuz.
İş arkadaşlarınızla sosyal iletişim kurarken de çalışan bir anne olmak kimi zaman bir avantajdır. Özellikle iş çıkışlarında iş arkadaşlarınızla birlikte bir şeyler yemeyi ve içmeyi tercih etmiyorsanız bebeğinizi bahane ederek kendinizi program dışı bıraktırabilirsiniz. Eğer ofis sonrası saatlerde birlikte yapılan etkinlikler hoşunuza gidiyorsa yapabileceğiniz bir şey yok. Bebeğiniz sizi evde beklemektedir. Onun bir gülüşü arkadaşlarınızla geçireceğiniz ve muhtemelen iş konuşup günün stresini taşıyacağınız saatlerden daha çok dinlendirici olacaktır.
Çalışan Anne ve Çocuk İlişkisi
Çalışan annelerin istihdamı güçlendikçe toplumun güçlenmesi kaçınılmazdır. Ancak tam zamanlı çalışan bir anne olmak, ev ve iş arasındaki bölünen dikkat nedeniyle suçluluk ve stres duygularına yol açabilir. Kimi zaman bu karışık duygular eve de yansıyarak çalışan anne çocuğu psikolojisi üzerinde de etkili olabilir. Bu noktada üzerinde durulması gereken, bir plana odaklanmak, organize olmak ve mesleğiniz ile ebeveynlik arasındaki size göre doğru dengeyi bulmaktır.
Çalışan anne, çocuğundan uzak kaldığı zamanlarda bunun yarattığı duygunun üzerinde durmak yerine şirketteki rolü ve bu rolün aileye nasıl fayda sağladığını düşünerek işin üstesinden gelebilir. Çocukları için belli başlı eğitim sınıflarını veya fırsatlarını karşılayabilme avantajına sahiptir. Anne olarak, çalışma hayatına tekrar başladıktan sonra iyi ve kötü günlerin olacağını kabul etmek önemlidir. Yalnız olmadığınızı bilmeniz, duygularınızı partneriniz ya da gerekiyorsa destek grupları ile paylaşmanız da size güç verir.
Çalışan anne ve çocuk, aslında iyi bir takım çalışmasının önemli iki rolünü üstlenir. Bu noktada planlayıcı kişi annedir. Siz de çocuğunuzun bakımı için iyi bir bakıcı bulmak için planlar yapabilir, çevrenize danışabilir ve bakıcı hizmeti sağlayan şirketlerle görüşebilirsiniz. Ailelerde uzun süre çalışmış olan bakıcılar, her yaşa uyarlanabilen, bebek bakımından çocukların ev ödevlerine kadar her konuda yardımcı olabilen bakıcılardır. Çocuğunuz için bir bakıcı ararken, içinize sinen bakıcılar ile çocuğunuz arasında ortak bir dil oluşup oluşmadığını anlayabilmek için bir oyun saati ayarlayabilirsiniz. Böylelikle bakıcının, daha az resmi bir ortamda çocuğunuzla nasıl vakit geçireceğine ve ona nasıl davranacağına dair ipuçları da almış olursunuz. İyi bir bakıcı, uzun süreli çalışma deneyimine, iyi bir sicile ve iyi referanslara sahiptir. Kreşler için de aynı sorgulamayı yapmanız önem taşır. Öğretmen - öğrenci oranı, esnek saatler, açık alan, güncel lisanslar da kreşler için araştırılması gereken diğer konulardır.
Çalışan Annenin Çocuğu Olmak
Çalışan annenin çocuğu olmak, sanılanın aksine çok daha iyi bir kariyer yakalama şansının olduğunu gösterir. Yapılan araştırmalara göre, evde kalan yetişkinlerin çocukları gibi çalışan annelerin çocukları da mutlu bir süreç geçirir. Harvard İşletme Enstitüsü yönetiminde dünya çapında yapılan bir araştırmada kadınların çalışmak için mali ve kişisel nedenlerinin olduğu sonucuna varılmıştır. Anneleri evin dışında çalışan çocukların, birer yetişkin olduğunda sorumluluk almada, özdenetim sağlama konusunda daha başarılı olduğu da görülmüştür. 2002 - 2013 yıllarını kapsayan araştırmada, 29 ülkede 100 binden fazla ebeveyn üzerinde anketler yapılarak süreç işlenmiş ve çocuğun mutluluğunun, annenin çalışıp çalışmamasıyla ilgili olmadığı, annenin eğitim seviyesine bağlı olduğu ispatlanmıştır.
Çalışan annelerin kızları daha fazla sorumluluk almayı öğrenirken erkek çocukları daha eşitlikçi toplumsal cinsiyet tutumlarına yönelebilir. Çalışan annelerin oğulları da çalışan eş bulma eğilimindedir ve kendi iş hayatlarında da bu eşitlikçi yaklaşımı devam ettirirler.
Çalışan anne çocukları hakkında yapılan bir diğer araştırma da bu çocukların daha da eğitimli olduğunu gösterir. Yetişkin kızlar, çalışan annenin yaptığı işin vasfına bakılmaksızın aynı oranda istihdam eğilimine sahiptir. Kızlar için çalışan bir annesinin olması ve diğer çalışan annelerin bulunması, tutum ve becerilere sahip olması açısından geliştiricidir. Erkekler için ise annelerinin ve diğer annelerin çalışması birbirini tamamlayan ve güçlendiren bir yapıyı çağrıştırır.
Çalışan Anne Hakları
Ülkemizde çalışan annelerin ayrıcalıklı hakları bulunur. Kadınların, özellikle annelerin çalışmaya teşvik edilmesi, ellerindeki iş gücü potansiyelini doğru değerlendirerek hem kendileri hem toplum için faydalı işler yapması için oluşturulan bu kanunlar, çalışan anneleri koruyan kanunlardır. Bu kanunlar arasında en çok bilineni doğum iznidir. Doğumdan önce ve sonra 8’er hafta olmak üzere toplam 16 haftalık bir izin, anne adayının hakkıdır. Bebek sayısı birden fazlaysa bu süreye iki hafta daha eklenerek annenin bebekleriyle rahat bir süreç geçirmesi sağlanır. Bir diğer bilinen kanun, süt iznidir. 4857 sayılı İş Kanunu, 1 yaşından küçük çocuğu olan annelerin günde 1.5 saat süt izni olduğunu söyler. Memurlarda bu süreler değişir. Süt izni ve doğum izni haricinde izin uzatmak isteyen anneler, yarım gün çalışma dönemi ya da izin uzatma ile evde kalmaya devam edebilirler. Bu dönem, ücretsiz izin kapsamında değerlendirilir.
İş sahipleri, arkada çaresiz şekilde bırakılmış bir bebek olduğunu düşünerek doğum yapan kadınları işe alma konusunda tereddüt yaşarlar. Oysa çalışan annelerin iş gücü önemlidir. Öncelikli olarak, gelişmiş sağduyuları ve sahiplenme duyguları ile işe daha sıkı sarılır ve sorumluluklarını daha hızlı şekilde yerine getirirler. Bu nedenle annelerin istihdamda öncelikli tutulması önem taşır. Halihazırda bir şirkette çalışmakta olan ve hamile kalan kadınların hakları ise kanuni açıdan korunur. Bu nedenle eğer anne olmayı düşünüyorsanız çalıştığınız şirketin insan kaynakları departmanı ile haklarınız konusunda kanuni sınırların detaylı olarak belirtildiği bir görüşme yapmanız gerekir. Yapılan görüşmeler, her iki tarafı da rahatlatacağı gibi anneyi güvence altına da alacaktır.
Ev ile iş hayatı arasındaki denge sağlandıktan sonra çalışan anne olmanın zorlukları, çocuğun bir gülümsemesiyle aşılan zorluklardır. Hem aile hem çocuk için mutlu bir hayatın temelleri böylece atılır.